MAKALELER

DUYU BÜTÜNLEME TERAPİSİ NEDİR?

Duyu bütünleme terapisi ; duyusal bilgilerin sinir sisteminde ayırt edilmesi, kayıt edilmesi, modülasyonu ve birbirine entegre edilerek organize edilen beyindeki karmaşık süreçlerdir. Duyu bütünleme, bireyin kendi vücudu ve çevreden aldığı duyusal bilgileri organize ettiği ve vücudun çevreye uygun kullanımını mümkün kılan nörolojik bir süreçtir. Duyu bütünleme vücuttan ve çevreden alınan duyusal bilgilerin işlemlenmesi, bütünlenmesi ve organize edilmesidir.

Ayres (1989), duyu bütünlemeyi “kişinin kendi vücudundan ve çevresinden alınan duyusal bilgilerin organize edildiği ve kişinin vücudunu çevrede etkili bir şekilde kullanmasına olanak sunan nörolojik bir süreç” olarak tanımlar. Duyu bütünleme terapisi “öğrenme beynin bir fonksiyonudur” savını öne sürer (Ayres, 1972, s.) ve duyusal bilginin uygun işlemlenmesinin ve bütünlenmesinin adaptif davranış için önemli olduğunu söyler.

Duyu bütünleme terapisi; davranış ve öğrenmeyi, insan gelişimi, nörobilim, psikoloji ve ergoterapi konseptlerini sentezleyen bir çerçevede inceler. Ayres Duyu Bütünleme, A. Jean Ayres tarafından tanımlanmış olan teori ve konsepte dayanır (1972, 1979, 1989; Parham ve Mailloux, 2015; Schaaf ve diğ., 2009).

Ayres’in duyu bütünleme terapisi süreç modeli, giderek kompleksleşen davranışların ve son ürünlerin oluşturulabilmesi için duyusal sistemler (işitsel, vestibüler, proprioseptif, taktil ve görsel) üzerinden sağlanan bilgilerin nasıl entegre edildiği ile ilgili ilişkileri gösterir.

Örneğin; vestibüler ve proprioseptif sistemler yeterli postür, denge, kas tonusu, yerçekimi güvenliliğinin gelişimine katkıda bulunur, ayrıca baş ve vücut hareketleri ile göz hareketlerinin koordinasyonunu sağlar. Bu beceriler sırayla, taktil sistemle etkileşir ve vücut farkındalığı, vücudun her iki tarafının koordinasyonu ve praksis için gerekli temeli sağlar. Tüm bu duyusal-motor fonksiyonlar, el-göz koordinasyonu, görsel-algı becerileri ve amaca yönelik aktivite içindeki birliktelik için temel teşkil eder. İşitme sistemi ile olan kombinasyonda, bu duyusal sistemler konuşma ve dil gelişimine katkıda bulunur ve öğrenme için gerekli olan davranışların alt yapısını sağlar.

Örneğin sınıfta; uygun aktivite seviyesinin ayarlanması, duygusal stabilite, dikkatini verebilmek ya da konsantre olabilmek için davranış organizasyonunun sağlanması gibi.

Duyu bütünleme terapisine göre, vücut ile ilişkili olan duyular, öğrenme ve davranış ile ilgili kritik olan çevre ve vücut ilişkisi için kaynak teşkil eder. Örneğin, duyu bütünleme terapisi bir kişinin bir görevi tamamlamak üzere vücudunu başarılı şekilde hareket ettirebilmesi için, beynin vücudun pozisyon ve lokasyonu ile ilgili taktil, vestibüler ve proprioseptif bilgileri alması ve bütünlemesi gerektiğini savunur. Mevcut duyusal bilgi kişinin önceki duyusal ve motor deneyimlerinden gelişen vücut bilgisi (vücut farkındalığı veya vücut duyu haritası şeklinde tanımlanmış olan) ile karşılaştırılarak kontrol edilir ve böylece beynin vücut hakkındaki bilgisi sürekli güncellenir. Bu bilgi, hareketlerin planlanması ve açığa çıkması için kullanılır. Başarılı hareket deneyimleri ile edinilen bilgi ve geri dönüt, karmaşık algıların, kişinin yapabilirliklerinin artmasını ve çevreyle olan ilişkisinde daha etkin yanıtlar verebilmesini sağlar.

Ergoterapistler duyusal problemleri bulunan bireyler bir takım testler uyguladıktan sonra klinik değerlendirmeleri ile birlik bireylerin duyusal problemlerini belirler ve bu yönde diğer uzmanlık alanların aldığı bilgi ve aileden alınan bilgilerin analizi yapılarak geniş bir değerlendirme ile terapi programı belirlenir.

Özet olarak duyu bütünleme terapisi ;

  • Duyusal bilgi öğrenme ve davranış için önemli bir temel sağlar,
  • Duyusal bilginin başarılı şekilde bütünlenmesi adaptif cevap ile sonuçlanır ve bu adaptif cevaplar ile duyu bütünleme daha da gelişir,
  • Nöroplastisiteye katkıda bulunur.
  • “Tam kararında zorluk” duyu bütünleme için uygun ortamın oluşmasını sağlar.

Çocuklar dünyaya geldiklerinde birçok nesneyle etkileşim halinde bulunarak ve çocuklukları süresince birçok zorluğa vücutlarını ve beyinlerini adapte ederek duyu bütünlemeyi geliştirirler. Beynin duyu bütünleme kapasitesi çevrenin taleplerinin karşılamaya yeterli olduğunda çocuğun cevabı yeterli, yaratıcı ve tatmin edicidir. Çocuklar zorlukları efektif olarak deneyimlediklerinde (cevap oluşturabildiklerinde) bundan keyif alırlar. Bir dereceye kadar “eğlence/keyif”, çocuğun duyu bütünleme sözcüğüdür.

-A. J. Ayres (1979)

Erg.Hazal Pural

Kaynakça:

Duyu Bütünleme Terapisi, Turkiye Klinikleri J Child Psychiatry-Special Topics. 2017;3(2):153-62

Ayres Duyu Bütünleme İçin Klinisyenin Uygulama Rehberi

Duyu Bütünleme Terapisinde Çevresel Düzenleme ve Materyalin Önemi

Uyguladığımız Terapi Yaklaşımları